Editörün Notu
Yıl/Year: 2020 • Cilt/Vol: 3 • Sayı/Num: 6 • Yaz/Summer
Editörün Notu
ISophos Dergisi 6. sayısında, dijitalleşme ve teknolojikleşmeyi sosyolojik ve psikolojik bağlamda ele alan 6 (altı) adet araştırma makalesini sizlerle paylaşmaktadır. Dergimizin izini sürdüğü çok boyutlu teknolojik etki bu sayıda toplumsal hareketler, dijital kimlikler, Kişiler arası ilişkiler ve sosyal yardımlaşma açısından görünür hale getirilmektedir. Ayrıca bilişim, teknoloji ve felsefe dergisi olan ISophos’ta ilk kez salt bir felsefe makalesi de yer almaktadır. Böylece teknoloji ve felsefeyi birlikte okuma zevki sunmaktadır.
Celal Aslan, "İnternet ve Sosyal Medyanın Toplumsal Hareketlere Etkisi: Yeni Toplumsal Hareketler ve Dijital Aktivizm" başlıklı araştırmasında, 21. yüzyılın başlangıcına damgasını vuran yeni toplumsal hareketlerin ortak noktalarını ortaya koymakta ve bu hareketlerin yeni iletişim teknolojileriyle ilişkisini incelemektir. Bu doğrultuda bir bütün olarak ele alınan yeni toplumsal hareketlerin geleneksel toplumsal hareketlerden hangi noktalarda farklılaştığı tespit edilmekte ve toplumsal hareketlerin yeni iletişim teknolojileriyle ilişkisi irdelenmektedir. Aslan’a göre, dijitalleşme ve sosyal medya, her şeyi dönüştürdüğü gibi toplumsal hareketleri de dijitalize etmektedir.
Bahar Özaksoy, “Dijitalleşmenin Yan Etkilerinden Biri: Siber Zorbalık Üzerine Bir İçerik Analizi” başlıklı araştırmasında, siber zorbalığın nedenleri, görünümleri ve sonuçlarını, Türkçe makaleler üzerine yaptığı içerik analizi tekniği ile tespit etmektedir. Böylece hem siber zorbalığın önlenmesi, hem siber mağdurların rehabilitasyonu hem de siber zorbaları tanımayı kolaylaştıracak verilere ulaşmaktadır. Özaksoy’a göre siber zorbalık, ergenler üzerinde ciddi psikolojik etkiler bırakmaktadır.
Mustafa Çeğindir, "Sanal İlişkiler Bağlamında Siber Flört" adlı çalışmasında, siber âlemin sunduğu imkânların flört etme durumu üzerindeki etkisini ele almaktadır. Çeğindir’e göre dijital ortamlardaki koşullar flört eylemini siber flört olarak gerçekleştirmek için elverişli bir ortam sunmaktadır. Bu sebeplerden ötürü flört ilişkisi günümüzde fiziki alandan uzaklaşarak sanal alanlarda daha çok gerçekleştirilen bir ilişki biçimi haline gelmiş durumdadır.
Volkan Erkan, “TikTok’taki İçerik Üretim Biçimlerinin ve Bağışların Kültürel Değişime Etkisi”ni incelediği çalışmasında, TikTok kullanıcılarının içerik üretme ve bağış yapma motivasyonlarını, kullanıcıların profilleri bağlamında olmak üzere Goffman’ın dramaturjik içerik analiz yöntemiyle incelenmektedir. Erkan’a göre bağış yapma nedenleri arasında görünür olma isteği ilk sırada yer almaktadır. Öte yandan sosyal değişim bağlamında, internete ve içerik üretim araçlarına erişimin kolaylaşmasıyla birlikte merkez Ğ çevre karşıtlığında çevre olarak nitelendirilen kullanıcıların benliklerini sunmak için bazı fırsatlar elde etmektedir.
Hatice Sarıyar ve Özhan Tıngöy, “Dijital Çağda Kimlik ve Gerçeklik: Twitter’da Parodi Hesaplar” başlıklı araştırmalarında, dijitalleşmeyle birlikte gerçekliğinden şüphe duyulmaya başlanan akışkan kimlik meselesini ele almaktadırlar. Araştırmacıların, sanal ağlarda kimliklenme halini ve gerçekliğin manipülasyonu Twitter parodi hesapları üzerinden inceledikleri, inceleme sonucunda kimliğin muğlaklaşarak akışkan bir hale dönüştüğü yargısına ulaştıkları görülmektedir.
Şevki Işıklı, "Yunus Emre Bağlamında Türk Dili Felsefesi ve Türkçe Felsefenin Koşulları" başlıklı felsefi çalışmasında, Türkçenin bilim ve felsefe dili haline gelmesini engelleyen veya geciktiren sosyal, tarihsel ve dilbilimsel koşulları açığa çıkarmaya ve tasvir etmeye çalışmaktadır. Işıklı’ya göre Türkçenin yapısal sorunlarından başında yabancı sözcüklerin etkisine açıklık, sentaks açısından özne-yüklem ayrımı, “-dır” kopulasının sabitleyici etkisi, yüklemlerin sondan eklemeli yapısı ve eylem odaklılık gelmektedir. Bunları; göçer-sosyoloji, sosyal sınıfların dilsel farklılaşması, İslamlaşma ve Batılılaşma ile terimleştirmede kaynak seçimine dair politik tercihler, çeviri yoluyla felsefe öğretimi politikaları, dilde sadeleşme, Öz Türkçeleşme, Arapçalaşma, İngilizceleşme teşebbüsleri ile kusurlu yerleşik yazma alışkanlıkları gibi sosyolojik koşulları takip etmektedir. Işıklı’ya göre Yunus Emre’nin yalın şiirleri, bu sorunlara karşı Türkçenin öz potansiyelini harekete geçirmiş, Türk dilini yetkinliğini tek başına temsil etme gücüne sahip olmuştur. Yunus’un şiirleri, Anadolu bilgeliğine dair felsefileştirmeye ziyadesiyle açık çok sayıda motif, tasvir ve unsur içermektedir. Felsefeciler, şiirlerdeki bu fikirleri felsefileştirebilir, sezgi ve kavrayış gücü veren eski sözcükleri tekrar canlandırabilirler, yeni Öz Türkçe sözcükleri daha sık kullanarak onları güçlendirebilirler.
ISophos hayata bilimsellik, bilime hayat katar. İyi okumalar.
Doç. Dr. Şevki IŞIKLI